WhatsApp

Saç Ve Tırnak Hastalıkları

 

SAÇ DÖKÜLMESİ

Günde ortalama 100 - 150 adet saçın dökülmesi normaldir. Bundan daha fazla bir dökülme var ise bunun araştırılması gerekmektedir. En sık dökülen saç dökülmesi nedeni androgenetik tip denilen , erkeklerde görülen ancak bayanlarda da rastlanan dökülme tipidir. Bayanlarda en sık demir eksikliği anemisine bağlı dökülmeler görülür.

Bunların dışında;

- Hormon bozuklukları ( yumurtalık kistleri - tiroid hastalıkları )

- Aşırı stres

- Ameliyat sonrası ağır ateşli hastalıklar

- Mevsim değişiklikleri de saç dökülmesinde önemli etkenlerdir.

 

Saç dökülmesi şikayeti varsa dermatoloji uzmanı muayenesi sonrasında gerekli kan tahlilleri yapılır. Çıkan sonuca göre eksik çıkan değerleri düzeltmek için tedavi verilir. Tahliller temiz çıkarsa androgenetik tip dökülme olarak değerlendirilir. Saçı güçlendiren şampuan ve losyonlar kullanılır. Ayrıca saç derisine enjeksiyon ile uygulanan saç mezoterapisi ve PRP yöntemleri uygulanır.

 

Leke Tedavisi

Tıp dilinde melazma olarak adlandırılan güneş lekeleri yüzde görülen kahverenkli oluşumlardır. Kadınlarda erkeklere oranla daha sık görülür. Yüz bölgesinde sıklıkla iki taraflı ve simetriktir. Güneşlenme, hamilelik, troid hastalıkları, hormon bozuklukları, hormon tedavileri ve doğum kontrol hapları güneş lekesini tetikler. Güneş lekesi tedavisinde leke kremleri, mezoterapi, PRP, mikroiğneleme antioksidan ilaçlar, lazer tedavileri ve kimyasal peelingler tek başına veya birlikte kullanılabilirler.

Güneş lekesi şikayeti olanların 4 saatte bir en az 30 faktörlü güneş koruyucu ürünler kullanmaları, koruyucu kullanırken bile çok fazla güneşe maruz kalmamaları, geniş kenarlıklı şapka ve gözlük kullanılması önerilir.

Akne (Sivilce) Tedavisi

Akne; yüz, sırt, ve gövdede yer alan, yağ bezlerinin aktivitesinden kaynaklanan sivilcelerdir. Başlıca ergenlik aknesi ve erişkin aknesi (25 yaşından sonra) olarak 2 ayrı dönemde görülmektedir. Hafif, orta ve şiddetli tipleri vardır.

Akne Neden Olur?

Ergenlik döneminde artan yağ salgısı kıl yapısı ve yağ bezlerinde birikerek komedon adı verilen siyah ve beyaz noktaları oluşturur.

Sürülen yağlı kremler, terleme, makyaj gibi durumlar ve uygun temizleyicilerin kullanılmaması gözenekleri tıkar ve tıkanan gözeneklerde biriken bakteriler sivilcelere yol açar.

Aknenin Nedeni Karaciğer Bozukluğu Mudur?

Akne ile karaciğer bozukluğu arasında bir ilişki yoktur.

Aknede Genetik Bir Yatkınlık Var Mıdır?

Genetik bir yatkınlık söz konusu olup ailesinde şiddetli akne sorunu olan bireylerde daha sık görülür.

Diyet ile Akne Arasında Bir İlişki Var Mıdır?

Akne ile yediğimiz gıdalar arasında direk bir bağlantı bulunamamıştır. Ancak son zamanlarda, kandaki şekeri hızlı yükselten gıdaların, insülin ve bazı hormonların hızla yükselmesine neden olduğu ve bu şekilde akneyi tetiklediği gösterilmiştir.

Bu gıdalar; çikolata, patates, beyaz ekmek, şeker, fast food gıdalar, yağda kızartma, hazır meyve suları krakerlerdir. Bu tür gıdaların aşırı miktarda alınması önerilmemektedir.

 

Adet Düzensizliği ile Akne Arasında Bir Bağlantı Var Mıdır?

Akne 25 yaşından sonra başladıysa, adet düzensizliği, kilo artışı, çene, karın ve meme başı çevresinde aşırı kıllanma şikayetlerinden birkaçı varsa hormon bozukluğu ve polikistik over hastalığı açısından değerlendirilme yapılmalıdır.

Adet dönemlerinde akne şikayeti artabilir, bu hormonların neden olduğu doğal bir süreçtir.

Akneyi Sıkmak Önerilir Mi?

Kesinlikle akneyi sıkmak ve kurcalamak önerilmez. Kurcalanan aknede iltihap yayılabilir, iz kalma riski artar. Ancak doktor gözetiminde komedonlar temizlenebilir, apseler boşaltılabilir.

Güneş ile Aknenin İlişkisi Var Mıdır?

Güneş ışınları akneyi hafifletebilmektedir. Ancak yağsız güneşten koruyucu ürünler kullanılmalı ve direk güneş altında durulmamalıdır. Aksi halde leke kalabilir.

Akne Tedavi Edilmese De Olur Mu?

Aknenin tekrarlanması , psikolojik stres oluşturması, kalıcı izler bırakabilmesi nedeniyle mutlaka dermatoloji uzmanı taradından tedavi edilmesi gerekir. Tedavi süresi hastanın durumuna göre belirlenir.

Mantar Hastalıkları

Mantarlar doğadaki en yaygın mikroorganizmalardır. Genellikle spor olarak adlandırırlar. Mantarla uyku halinde bulunurlar. Uygun ortam olduğunda uyanırlar , hif haline geçerler ve hastalık oluştururlar. Uygun ortamları sıcaklık , nem ve ıslak ortamlardır. Mantarların bulaşabilme özelliği olmasına rağmen insandaki mantar hastalıklarının çoğu bu ortam sağlandığında ve canlanan fırsatçı mantarlar sebebiyle oluşurlar. Hayvanlardan direkt olarak bulaşan mantar hastalıkları da vardır ama bunlar az bir kısımdır. Bulaşan mantarlar toprak ve hayvandan bulaşır. Saçlı deride ve vücutta mantar hastalıkları yapar.

Fırsatçı mantarlar ise ayak , kasık ve gövde de ( sam yeli denilen ) yer alan ter ve neme bağlı gelişen mantarlardır. Eğer terleme , sıcakta kalma ve nemli ortamda olmak gibi şartlara dikkat edersek bizlerde mantar oluşumu gerçekleşmez. Tedavide ise mantar hapları ve kremlerin uzun süreli kullanılması , iyileştikten bir süre sonra bile tedavisinin devam etmesi gerekmektedir.

Sedef- Vitilgo Hastalıkları ve Puva Tedavsi

 

VİTİLİGO

Vitiligo, deride pigment kaybından kaynaklanan beyaz alanların görüldüğü, kesin sebebi bilinmeyen bir deri hastalığıdır. En sık yüz, dudak, el, kol, bacak ve genital alanlar olmak üzere vücudun herhangi bir kısmı etkilenebilir. Dünya nüfusunun %1'inde görülür ve erkek, kadın ve tüm ırkları eşit oranda etkiler.

Vitiligo Kimlerde Olur?

Vitiligo; 100 hastada 1 veya 2 kişiyi etkiler; bebeklikten yaşlılığa her yaşta görülebilmekle beraber, hastaların yarısında 20 yaştan önce başlar ve % 20 hastada aile hikayesi vardır.

Vitiligo İç Organ Hastalığı Mıdır? Bulaşıcı mıdır?

Vitiligo herhangi bir iç organ hastalığından kaynaklanmaz; bu sebeple de bir çok hastanın genel sağlık durumu iyidir. Vitiligo bulaşıcı değildir.

Vitiligonun Sebepleri Nelerdir?

Melanin denilen pigment deri, saç ve göz rengini belirler ve melanosit denilen hücrelerde üretilir. Eğer bu hücreler ölürse veya melanin üretemezse, deri daha açık renkli bir hal alır veya tamamen beyaz renkli olur. Bunun neden olduğu bilinmemektedir ama 4 ana teori vardır;

1. Melanositlerin hasarına neden olan genetik anormallik olabilir

2. Vücudun bağışıklık sistemi melonasitleri parçalayabilir, pigmenti yabancı cisim olarak algılayıp yıkabilir

3. Anormal fonksiyon gören sinir hücreleri melanositleri hasarlayabilecek zehirli maddeler yapabilir

4. Pigment üreten hücreler kendilerini yıkabilirler. Pigment yapılırken toksik ürünler üretilebilir ve melanositleri yıkabilir

Vitiligo Nasıl Oluşur?

Vitiligoda vücut kendi melanositlerine karşı otoantikorlar yapar ve hasarlandırır; aynı otoantikorlar tiroid gibi başka organlarda da hasara sebep olabilir. Bu nedenle vitiligo ile eş zamanlı başka otoimmun hastalıklar da ortaya çıkabilir.

Vitiligo güneş yanığı ile tetiklenebilir. Açık renk tenli kişilerde vitiligolu alanlarla normal deri arasındaki fark yazın daha çok belirginleşirken, daha koyu tenlilerde tüm yıl boyunca vitiligo daha kolay fark edilir.

Vitiligo Tedavisi Olan Bir Hastalık Mıdır?

Vitiligo tedavi edilebilir bir hastalıktır ancak vitiligonun kesin sebebi bilinmediğinden tedavi sonuçları kişisel farklılıklar gösterebilir. Farklı tedavi seçenekleri mevcuttur ve bu tedaviler en az 3 ay kullanılmalıdır. Tedavi seçimi mutlaka Dermatoloji uzmanı ile birlikte kararlaştırılmalıdır.

Vitiligo Tedavisinde Bitkisel Kaynaklı Ürünlerin Yeri Var Mıdır?

Bitkisel olduğu söylenilen ancak Sağlık Bakanlığı onayı olmayan hiçbir tedaviyi (hap veya krem) uygulamayanız, mutlaka doktorunuza danışınız.

PSORİAZİS (SEDEF HASTALIĞI)

Sedef hastalığı toplumda sık görülen, alevlenmelerle birlikte uzun süre devam eden bir hastalıktır. Genellikle keskin sınırlı, üzerinde hastalığa ismini veren sedef(gümüş) renginde kepeklenmeler (pullanmalar) bulunan kızarıklıklar ile ayırt edilir.

Sedef Hastalığı Yaygın Bir Hastalık Mıdır? Hangi Yaşlarda Görülür?

Sedef hastalığı tüm dünyada yaygındır; genetik ve çevresel faktörler sıklığını etkiler. Hastalığa yatkınlık ebevynlerden çocuğa aktarılabilir, ancak çocukta hastalık görülmeyebilir. Her 100 kişiden bir veya 2 kişide ortaya çıkar. Erkek ve kadınlarda eşit sıklıktadır. Genellikle 15-30 yaşlarında başlar.

Hastalığın nedenleri ve ataklara yol açan faktörler nelerdir?

Neden kesin olarak bilinmemektedir; bağışıklık sistemi, genetik ve çevresel faktörlerin etkili olduğu düşünülmektedir. Çevresel faktörler (streptokoklara bağlı boğaz enfeksiyonları, ilaçlar [kortizon, lityum, bazı tansiyon ilaçları, asprin vb.], aşırı alkol alımı, sigara, kaşıma, keselenme, güneş yanığı vb.) ve ruhsal stres hastalığı başlatabilir veya alevlendirebilir.

Hastalık Bulaşıcı Mıdır?

Hastalık temasla kimseye bulaşmaz.

Hastalığın Belirtileri Nelerdir?

Hastalığın belirtileri klinik özelliklerine göre değişmektedir.

Psoriazis Vulgaris (Plak Tipi Psoriazis)

En sık görülen sedef hastalığı kliniğidir (%80). Tipik belirtileri oval veya yuvarlak, gümüş renginde pullanmalarla kaplı, deriden kabarık kızarıklıklardır. Diz, dirsek, saçlı deri ve kuyruk sokumuna sık yerleşir. Bazen koltuk altı, kasık, meme altı, kalçaların arası, diz arkası, dirsek iç yüzü ve boyun gibi kıvrım yerlerine de yerleşebilir (İnvers Psoriazis). Avuçlar ve ayak tabanında görülebilir (Palmoplantar psoriazis)

Eritrodermik Psoriazis

Hastalığın vücudun %90'ından fazlasını kaplamasıdır. İlaç, güneş ışığı, travma, enfeksiyon gibi tetikleyici faktörlerin etkisiyle hastalık yaygınlaşabilmektedir. Tedavisi hastanede uygulanmalıdır.

Püstüler Psoriazis

Kırmızı zeminde, irinli sivilceler bulunur. Tipik sedef hastalığı plakları üzerinde veya sağlam görünümlü deride ortaya çıkar. Tüm vücutta yaygın görülebilir (yaygın püstüler psoriazis) veya avuçlar ve ayak tabanlarına yerleşim gösterir (palmoplantar püstüler psoriazis).

Eklemlerin Sedef Hastalığı

Her 10 hastadan 2'sinde ve 40'lı yaşlarda ortaya çıkar. En sık parmak ve bel eklemleri tutulur. Sabah tutukluğu veya uzun süre oturma , ayakta kalma ile gelişen tutukluk, el ve ayak parmaklarında şişlik ("sosis parmak" görünümü) gibi belirtilere neden olur. Eklem tutulumunda, tırnak tutulumu da sıktır. Genellikle hastalığa ait deri belirtileri eşlik eder.

Psoriaziste Tırnak Değişiklikleri

Hastaların yaklaşık yarısında tırnaklar etkilenir. Tırnak yüzeyinde toplu iğne başı büyüklüğünde çukurcuklar, tırnağın yatağından ayrılması, tırnak altında sarımsı renklenme (yağ lekesi görünümü), tırnağın bir bölümünün kaybı ve tırnağın serbest bölümünün altındaki deride kalınlaşma sık görülen değişikliklerdir.

Alerji Hastalıkları

Alerji testleri alerjik deri hastalıklarında şikayetleri tetikleyen alerjenleri açığa çıkarmak amacıyla uygulanan tanısal testlerdir. Alerjik hastalıklara neden olan reaksiyon mekanizmalarının farklı olması nedeniyle hastalığa uygun testler dermatoloğunuz tarafından kararlaştırılır.

Dermatolojide En Sık Kullanılan Alerji Testleri:

1. Yama (Patch) Testi

2. Foto Yama, Atopi Yama Testi

3. Delme (prick) Testi

4. Deri İçi (intradermal) Testler

5. Otolog Serum Testi

Yama Testi

• Yama testi alerjik kontakt dermatit (temas ekzeması) tanısı konulan hastalarda hastalığa neden olabilecek alerjenleri tespit etmek amacıyla uygulanan tanısal testtir.

Foto Yama Testi

• Bazı maddeler güneş ışınları ile birleşerek alerjik dermatite (fotoalerjik dermatit) yol açmaktadır. Foto yama testi bu hastalığa neden olabilecek maddeleri saptamak amacıyla uygulanan bir tanısal yaklaşımdır.

Atopi Yama Testi

• Atopi yama testi, atopik dermatite solunum yolu alerjenleri (ev tozuakarları, polenler vb.) rol oynayıp oynamadığına ilişkin bir görüş oluşturabilmek için yapılmaktadır.

Delme Testi

• Deri "prick" testi yakınmaları bir solunum ya da besin alerjisinin varlığını düşündüren olgularda uygulanan bir testtir. Test solunum yolu ve besin alerjenleri, lateks ya da besinleri doğrudan ("fresh pick") uygulanmaktadır.

Otolog Serum Deri Testi

• Otolog serum deri testi, hastanın kendi serumunun derisinde herhangi bir reaksiyon oluşturup oluşturmayacağını belirlemeye yöneliktir.

• Hastanın kanı damardan alınarak serumu ayrılır, daha sonra ise kendi serumu çok az miktarda (0.05 ml) deri içine enjekte edilir. Yarım saat sonra değerlendirilir.

İntradermal Test

• İntradermal test solunum yolu alerjenleriyle yapılan rutin delme testi sonucu negatif olan, yani herhangi bir reaksiyon görülmeyen; ancak yakınmaları solunum yolu alerjisi varlığını düşündüren hastalara uygulanan tanısal girişimdir.

• Yöntem; belli konsantrasyonlarda dilüe edilmiş solunum yolu alerjenlerinin (ev tozu akar antijeni, polen antijenleri vb.) anjektörle doğrudan deri içine verilmesine dayanır.

Nasır - Siğil Tedavisi

 

NASIR TEDAVİSİ

Nasır, cildin sürtünmeye ve baskıya maruz kalması ile ortaya çıkan deri kalınlaşmasıdır. Daha çok ayak ve el parmaklarında ve ayak tabanlarında kemik çıkıntılarının üzerinde gelişerek ağrı ve şekil bozukluğuna neden olur. Tedavide öncelikle varsa nasıra neden olabilecek ortopedik problemlerin ortadan kaldırılması gerekmektedir. Ayağa uygun ortopedik tabanlı ayakkabı giyilmesi, nasıra neden olacak basıyı ortadan kaldırmak için silikon yastıkçıkların kullanılması önerilir. Medikal tedavi olarak nasır eritici kremler kullanılabilir. Kriyoterapi ve küretaj yapılabilir.

SİĞİL TEDAVİSİ

Siğiller, HPV denilen virus ailesine bağlı olarak gelişen deri enfeksiyonlarıdır. Uzun süre herhangi bir şikayet vermeden kalabilen, yavaş büyüyen siğiller, kişiden kişiye doğrudan veya virüsün bulaştığı yüzey ve eşyalarla temas yoluyla yayılır. Genital bölgedeki siğiller, cinsel yolla bulaşan hastalıkların en sık görülenidir. Doğum esnasında anneden bebeğe de bulaş görülebilir.

Siğillere kriyoterapi, elektrokoter tedavisi yapılabilir. Siğiller üzerine çeşitli kimyasal ajanlar içeren krem, pomad, jel ve solüsyonlar kullanılabilir. Kişinin bağışıklık durumuyla ilişkili olarak siğiller tekrar edebilir.

Ben Muayenesi ve Takibi (Dermaskopi)

Benler melanosit denilen renk hücrelerinin oluşturduğu kahverengi veya siyah renkte leke veya kabarıklıklardır. Bir kısmı doğuştan olup bir kısmı ise sonradan ortaya çıkabilir. Güneş ışınları mevcut benlerin değişimine neden olabileceği gibi, yeni ben çıkmasına da neden olabilir. Çocukluk çağında ciddi güneş yanığı geçirilmesinin çok sayıda ben gelişimine neden olduğu ve melanom denilen deri kanseri riskini arttırdığı gösterildiğinden dolayı özellikle güneşin dik geldiği öğlen ssatlerinde güneşten kaçınılması ve en az 30 faktörlü güneş koruyucuların dışarı çıkmadan 20 dakika önce sürülmesi, geniş kenarlıklı şapka ve gözlük kullanılması önerilir.

Benlerin hızlı büyümesi, sınırının girintili çıkıntılı olması, farklı renkler içermesi, kanaması, üzerinde doku kaybının gelişmesi, etrafının beyazlaması, kaşınması, ağrıması kötüleşme belirtisi olabilir.

Melanom denen deri kanserinin yarıya yakını benlerden gelişir. Bu nedenle benlerin belli aralıklarla muayene edilmesi, dermatoskopi denen bir aletle bakılarak şüpheli benlerin çıkarılıp patolojik incelemeye gönderilmesi gerekir. Benler cerrahi olarak çıkarıldığında herhangi bir tehlikesi yoktur.

Mikroiğneleme ( Dermapen, Dermaroller)

Mikroiğneleme tedavisi dermoroller veya dermapen adı verilen bir el cihazı ile yapılan bir işlemdir. Klinik şartlarında kolaylıkla uygulanabilen etkili bir tedavi yöntemidir.

Üzerinde boyları değişebilen paslanmaz çelikten yapılmış iğnecikler bulunan aletlerle yapılan bu işlemde küçük iğneler ile tedavi edilecek alan üzerinde kontrollü bir şekilde mikro delikçikler açılır. Mikroiğnelerin deride açmış olduğu mikrodelikleri deri yara gibi algılar ve büyüme faktörleri ile yeni bağ doku sentezi ve yeni damarlar oluşmaya başlar. Bu sayede deride tam bir yenilenme başlatılmış olur. Ayrıca kişinin sorununa göre seçilen tedavi ürünleri mikrodeliklerden emdirilerek tedavi başarısı artırılmış olur. Bu işlem yüz gençleştirmede, kırışıklık ve leke tedavisinde, geniş gözenekleri olanlarda gözenek sıkılaştırmada, akne ve yara izlerinin tedavisinde, saç dökülmesinin ve cilt çatlaklarının tedavisinde kullanılabilir.

İşlem öncesi uygulama bölgesi lokal anestezik kremlerle uyuşturulur. deri antiseptik solüsyonlarla temizlendikten sonra uygulamaya geçilir. Uygulama süresi uygulama bölgesinin genişliğine bağlı olarak 15-20 dakika sürer. Uygulama sonrası 2-3 gün süren bir kızarıklık olur. Tedavi sonrası güneş koruma önerilir. Tedavinin yapıldığı gün ve sonrasında birkaç gün hamama, saunaya, havuza ve denize girilmememsi önerilir.

Sadece cildinde hafif bir canlanma isteyen hastalarda tek seans yeterli olurken diğer tüm uygulamalarda 1-2 hafta aralıklarla en az 4 seans uygulama önerilmektedir.

Punch, Eksizyonel ve İnsizyonel Biyopsi

Deri hastalıklarının tanısını koyabilmek için patolojik inceleme gerektiğinde, lezyonun büyüklüğüne göre lezyonun tamamının çıkarıldığı işlem eksizyonel biyopsi, lezyondan kısmi örnek alınmasını sağlayan işlem ise insizyonel biyopsi işlemidir. Lezyonlu deriden tam kat silindir şeklinde, değişik çaplarda milimetrik boyutta uçları olan aletlerle doku örneği alınması işlemi ise punch biyopsi işlemidir. İşlem sırasında biyopsi alınacak bölge antiseptik solüsyon ile temizlendikten sonra bölgesel anestezi yapılır ve uygun aletlerle biyopsi işlemi yapılır. Biyopsi alındıktan sonra dikiş atılarak yara kapatılır. Ortalama bir hafta sonra dikişler alınır. Çok küçük lezyonlarda dikiş atılmadan yara ikincil iyileşmeyle kendiliğinden kapanır.

Fototerapi

Belirli dalga boyundaki güneş (ultraviyole-morötesi) ışığının belli dalga boylarının başlıca sedef, vitiligo, ekzema, kronik kaşıntı, halk arasında saçkıran olarak adlandırılan alopesi areata, deri lenfomaları olmak üzere, pek çok deri hastalığın tedavisinde kullanıldığı bir tedavi yöntemidir. Sadece ışık kullanılarak yapılan tedavi fototerapi, ışığa duyarlandırıcı ilaçlarla yapılan tedavi ise fotokemoterapi olarak adlandırılır. PUVA tedavisi ise ışığa duyarlandırıcı psoralen (P) ve ultraviyole A (UVA) ışınlarının birlikte kullanıldığı fotokemoterapi yöntemidir. Fototerapide yapay güneş ışığı kullanılmakta olup halk arasında ışın tedavisi olarak adlandırılan radyoterapiden tamamen farklı olan bir tedavi yöntemidir.

Ultraviyole ışıkları derideki yangıyı yok ederek hastalığın düzelmesini yeni lezyonların oluşmamasını sağlar. Tedavi seansları haftada 2-4 seans olarak yapay güneş ışığı salan ultraviyole lambalarının olduğu kapalı bir kabinde birkaç saniyelik ışık maruziyeti ile başlar ve süreler kademeli olarak artırılır. Tedaviye yanıt alınınca da seanslar kademeli olarak azaltılarak kesilir. Tedavi seanlarında erkeklerde genital bölge, kadınlarda meme uçları kapatılmalı, riskli benler ve ben ve yara izleri flasterle kapatılmalı ve gözler özel gözlük veya göz bantları ile korunmalıdır.

Uzun süreli ve kontrolsüz bir şekilde güneşe maruz kalmak, güneş yanığı geçirmek deri yaşlanmasına, katarakta ve deri kanseri oluşumuna neden olmakla birlikte hekim kontrolünde yapılan fototerapi güvenli ve etkili bir yöntemdir. Tedavi sırasında deri kuruluğu, kızarıklık, deride bronzlaşma görülebilir.

Elektrokoter

Halk arasında yakma tedavisi olarak da adı geçen elektrokoter, elektrik enerjisi kullanılarak, uygun cihazlarla dokuda ısı hasarı oluşturarak kesme ve koagülasyon (pıhtılaşma) yoluyla etkili olan bir tedavi yöntemidir. Hasarlı ve hastalıklı doku yakılarak yok edilir ve yara iyileşmesi ile beraber hastalıklı ve hasarlı dokunun iyileşmesi sağlanmış olur. İşlem öncesinde ağrı duyulmaması için lokal anestezi uygulanır. İşlem sonrasında uygulama bölgesinin kuru tutulması ve verilen kremlerin kullanılması önerilir.

Et beni (akrokordon), siğil, milyum (yağ kisti), piyojenik granülom, seboreik keratoz, siringom, sebase hiperplazi, xanthelazma, telenjiektazi, kiraz anjiyom, anjiyokeratom gibi lezyonların tedavisinde kullanılmaktadır.

Tırnak Batması ve Tedavisi

Tırnak batması tırnağın yumuşak dokunun içine doğru batmasıdır. Bu durum genellikle ayak başparmağında oluşur ve belirgin iş kaybına yol açan, ağrılı bir durumdur. Tırnak batması hatalı ve derin tırnak kesimi, anormal şekilli tırnak ve tırnak kıvrımı, aşırı terleme, ucu dar ayakkabı giyilmesi, kötü ayak hijyeni, aşırı vücut ağırlığı, hamilelik, retinoik asit gibi ilaçların kullanımı, genetik faktörler, ayakların devamlı darbe ve travmaya maruz kalması, tırnağın mantar enfeksiyonu gibi çeşitli faktörlere ya da bunların kombinasyonuna bağlıdır. Ayakkabı giymeyen topluluklarda tırnak batması nadiren görülmektedir.

Batan tırnağın etrafında ağrı, şişlik ve kızarıklık görülür. İlerlemiş tırnak batıklarında yaranın iltihabı ve yumuşak dokunun tepkisi ile tırnak kenarındaki doku kabarır ve damarlardan zengin kanamalı bir doku oluşur.

Tırnak batıklarında batığın derecesine ve şekline göre tedavi değişir. Tırnak kenarındaki kabarık dokuyu yumuşatıp gerileten losyonlar ve kremler kullanılabilir. Gümüş nitrat kalemleri ile etraftaki doku yakılabilir. Tırnağın batmasını engelleyen, tırnak uzayıp batık geçene kadar tırnakta kalan tırnak teli uygulanabilir. Bazen de tırnağın bir kısmının ve tamamının çekilmesi gerekebilir. Çok dönük tırnaklarda tırnağın üretildiği kök kısmı fenol gibi kimyasallarla veya koter, lazer gibi aletlerle yakılarak batan kısımlarda tırnağın yeniden büyümesi engellenebilir. Tırnak çekimi lokal anestezi ile ağrısız olarak yapılan bir işlemdir. Çekim sonrası kolaylıkla yürüyerek eve dönülebilir.

Tırnak batıklarında tekrarlama olmaması için tırnak düz kesilmeli, tırnak köşeleri dışarıda görülmelidir. Ön kısmı ayağın şeklini alacak şekilde düz ve yumuşak dokulu ayakkabılar tercih edilmeli, ayaklar travmalar ve darbelerden korunmalıdır. Eşlik eden aşırı terleme ve mantar enfeksiyonları varsa tedavi edilmelidir.

Kriyoterapi

Halk arasında dondurma tedavisi olarak da adı geçen kriyoterapi, uygun ekipmanla çeşitli kriyojenler kullanılarak, dokuda soğuk hasarı oluşturma yoluyla etkili olan bir tedavi yöntemidir. Dermatolojide en sık -196 derecede sıvı nitrojen içeren bir tüp ile tedavi uygulanır. Soğuk uygulamada önce bir buz topu oluşur, daha sonra uygulama yapılan alanda erime gerçekleşir. Soğuk hasarına bağlı olarak uygulama sonrasında uygulama bölgesinde ağrı, şişlik ve sıvı toplanması gelişir. Yara iyileşmesi ile beraber hastalıklı ve hasarlı dokunun iyileşmesi sağlanmış olur. Diğer yöntemler kadar ağrılı bir işlem olmadığı için genellikle lokal anesteziye gerek duyulmaz.

Siğil, nasır, molloskum kontagiozum, güneş lekeleri, seboreik keratoz, aktinik keratoz, aktinik keilit, bazal hücreli cilt kanseri, kaposi sarkomu, prurigo nodülaris, keloid, dermatofibrom tedavisinde uygulanmaktadır.

Soğuk ürtikeri, soğuk intoleransı, kriyoglobülinemi, kriyofibrinojenemi ve alt ekstremitelerde arteryoskleroz gibi hastalıkları olanlara uygulama yapılmamalıdır.